bi sen kalmıştın gelmeyen amına kodumun kıt akıllı ispanyol paçası
sevgili dr. ali şeriati,
seninle 1980'li yılların başlarında tanışmıştık. i̇ran devriminin rüzgarı ile gelen
tercüme furyası, önce seni getirmişti. sonradan, devrimin gerçek ideoloğu olduğunu
öğrendik.
ama i̇ran'dan gelen haberler, senin kitaplarının okunmasının mollalar tarafından
yasaklandığını, fikirlerine karşı sistematik bir ambargo uygulandığını söylüyordu.
doğu felsefesinin deposu olan, hikmetin ve şiirin ülkesi i̇ran, şehinşah'lık
rejimini yıkmış ama yerine mollaşahlık düzeni kurmuştu. ali şeriatı yasaktı demek!
şah rejimine karşı bir ömür kalemi ve yüreğiyle mücadele veren, onbinlerce genci
'hüseyniye i̇rşad' denilen sivil okullarda bilinçlendiren, defalarca hapsedilen,
sürgün edilen, aç, işsiz bırakılan, hasta çocuğunu dahi tedavi ettiremeyen, ama
yine de yılmadan yorulmadan yazan, konuşan ve 1977 yılında sürgün gittiği
londra'da i̇ngiliz istihbaratının yardımıyla şahın ajanlarınca şehid edilen o büyük
öğretmene, 'i̇slam devrimi'nden sonra ambargo uygulanıyordu. neden acaba?
ateistten bozma islam dusmanlarinin kendi kisir donguleri icerisinde atilageldikleri bir iki limandan teki. akilli insan -zeki degil- turnusoludur ayrica. akilli.
--- spoiler ---
ben hakliyim sen yanlissin, yok sen yanlissin atismalari arasinda kaybolup gitmese antropoloji pazarinin tam da ortasina tezgah acabilirdi halbuki. once ailesinden, sonra da gittigi devlet okullarindan dogmatik bir bakis acisi ve dogmalara dayali yetersiz bir yorumlama yetisi ile donanmis olarak cikan insanlariz. ulkenin gelecegini garanti altinda almak icin dusunulmus bu "muhtesem" toplum muhendisligi formulu, yeni fikirlerin ve yenileşimin yeserip serpilebilecegi bir topluma kapi acmiyor. ezberi cok faydali oldugunu dusundugum ilkokul seviyesinde birakilmayip inklap tarihi derslerini universiteye kadar cikartildigi bir memleketten bahsediyoruz. sonucta, ulkeyi bir turlu gelismislik noktasina tasiyamayan biz gelecek nesillerin, boyle bir konuyu saglikli bir sekilde yorumlamasi da mumkun olmuyor*.
en basit haliyle sabah 8 aksam 6 calisma zorunlulugu, belirli bir kiyafeti giyme zorunlugu, onune konulani yapma, maasi yememek icin oglen cikan yemegi yeme zorunlugu uzerinden tanimlanabilecek modern koleligimizin idrakinda degiliz. temelinin neye, hangi zamana, kime dayandigi belli olmayan 25 yasini gecen kiz evde kalmistir, erkek dedigin okulu bitirir, askere gider, ise girer, 30'unu doldurmadan evlenir toplumsal oruntuleri uzerinden hayatlarimizi sekillendiriyoruz. 33-35 yaslarina geldigimizde ise, kucaklarimiza sadece cocuklarimizi degil ama hedefsizlikten ve hayalsizlikten kaynakli saglam bir orta yas bunalimini da aliyoruz. fakat asil ilginc olan su ki, kendisi uzerinden aktarildigina inandigi mesaji yayma gayesinden baska bir sey gutmemis, oldukca mutevazi bir hayat yasamis bu insani degerlendirirken de yasadigi hayatin tamamini dikkate almak yerine, yukarida cercevesi cizilen dusunce yapimiz ve kaliplarimizla hareket ederek kendisini sadece ama sadece bu evliligini dikkate alarak yargilayip bir takim sonuclara varabiliyoruz. hem de oturup konuyu hakkiyla incelemek yerine, sirf burada yazilagelen hamasi ifadelerden yola cikarak. iman dedigimiz ic isigimiz, neden bu kadar kirilgan, neden bu kadar hassas acaba...
konuyla ilgili olarak elimizdeki verilere baktigimizda ise sunlari goruyoruz:
- islam'in ilk kaynaklarinda ve kur'an'da evlilik icin bir yas zikredilmemistir. bireyin ergenlige ulasmasi cinsel hayatin baslangici icin gerek sart olarak kabul gormustur. buna modern cagda dayatilan bakis acisi ile itirazi olanlar olabilir. bu itaraza karsi bir takim insanlar, ciselligin en guzel yasandigi zamanlarin genclik donemleri oldugunu ve bireylerin ergenlige ulasmalarindan itibaren cinsel arzularini tatmin etme yolunu secme ozgurlugunun olmasi gerektigini iddia edebilirler. diger bir takim insanlar ergenlikle beraber cinsel iliskinin insanin dogasinin bir parcasi oldugunu vurgulayip, ornek olarak, klasik yetiskin insan yasi algisina ragmen, gunumuzde cinsel iliskinin daha "dogal" karsilandigi bati toplumlarinda cinsel iliskiye girme yasinin 11'e kadar dustugunu ifade edebilirler. bayragi bu yasadigimiz fiziksel dunyaya ait gercekten alan bir digeri, cinselligin serbestlesmesine ragmen, cinsel iliskiye giren bireylerin birlikte hayat surdurmelerini ya da onlarin evlilik catisi altinda bir araya gelmesini saglayacak toplumsal bir kabul bulunmadigindan cok sayida genc kizin kurtaj gibi cok tartismali ve vucutlarina inanilmaz zararlar veren bir yolu sectigini/secmek durumunda kaldigini ya da cocugu dogurmaya karar verdiginde cocugun ogrenme yetisinin gelismesine ve saglikli bir birey olarak topluma katilmasina yol acacak anne-baba temelli aile ortamindan yoksun yetistigine parmak basabilir. en onemlisi, bir takim oldukca ciddi bilim adamlari tum bunlardan yola cikarak, ortaya cikan sosyal manzaranin ulkelerin, toplumlarin ve dunyanin gelecegini tehtid eder hale geldigini, insaligin gelisiminin ve ilerlemenin aile yapisinin olusmasinin zorlasmasindan oturu tehlikeye dusmek uzere oldugunu vurgulayabilirler http://www.demographicwinter.com/index.html. fakat en sonunda, kabullerimiz yasadigimiz hayatla ne kadar ortusuyor sorusu onemlidir. eger arada gunumuzdeki gibi bir acik varsa ve inanc sisteminin on gordugu yaklasim hayatin kendisine kendi kafamizda kurup inandiklarimizdan daha yakinsa bu inanc sisteminin degil bizim bakis acimizin problemli oldugunu gostermekten baska bir ise yaramaz.
- elimizdeki tarihi kaynaklara gore, hz. ebubekir, hz. muhammed'in kendisine talip olmasindan oncesinden beri hz. ayse icin bir es aramaktaydi. bu baglamda, hz. muhammed hz. ayse evliligi, yasadiklari toplumun algisina gore evlilik cagina gelmis bireylerin evlenilebilecegi gerceginin somutlasmasidir*. burada "biz"ler icin hz. ebubekir'in kizina es ariyor olmasi hz. ayse'nin rizasi noktasinda sorunlu olarak algilanabilir. elimizde hz. ayse'nin rizasina basvurulup basvurulmadigi konusunda bir bilgi yok ama bu noktada su ifade onem kazaniyor:
"dolayısıyla 1400 sene öncesinin arap toplumu hakkında konuşurken bugün “modernleşmiş” (yani değer erozyonuna uğrayarak batılı gibi düşünmeye/algılamaya başlamış) bir toplumun bireyleri olduğumuzu akıldan çıkarmamalı. dünya bizim yaşadığımız coğrafya ve tarihten ibaret değil.
dinimiz kız çocuklarının dokuz yaşında evlenmesini emretmemiştir. aksine kızın kendisini evliliğe hazır hissetmesinden sonra evlendirilmesi tavsiye edilmiş ve hatta buluğ yaşına gelmiş kızını zorla evlendiren babaya peygamberimiz müdahale ederek buna mani olmuştur. demek ki dokuz yaşında evlenmek teorik olarak mümkündür ancak bir emir şeklinde anlaşılması da doğru değildir.*"
- hz. muhammed ve hz. ayse arasinda onemli bir yas farki oldugu vurugulanabilir. o donemde insanlarin yasam sureleri ve kurduklari iliskilerde yas olgusunun etkisi hakkinda sozlukte bir takim yazilar okudugumu hatirliyorum. bu noktada hz. muhammed'in sayisi 9'u bulan eslerini bir pedofili vakasindan ya da gunumuzde subyanci olarak tanimladigimiz birisinden beklenebilecegi bir sekilde secmedigini, yaptigi evliliklerin genel olarak mesajin yayilmasina ve icsellestirilmesine yonelik politik bazi mulahazalarla meydana geldigini goruyoruz*. ozel olarak hz. ayse'yle evliliginin ve hz. ayse'nin onun yaninda bir anlamda yetismesinin ise insanlar tarafindan yasanmak uzere geldigini iddia eden bu inanc sisteminin kadinlara bakan yuzuyle dogrudan bir iliskisi var. arzu edenler konuyu bahsedilen girdileri bulup oralardan ve birtakim baska bilimsel niteligi olan kaynaklardan inceleyebilirler fakat:
"tabii her ne olursa olsun hicbir sey hz. ayse'nin oldukca genc bir yasta evledigini ve hz. muhammed ile aralarinda ciddi bir yas farki oldugu gercegini degistirmiyor. ama yine bizim sadece bugunu kapsayan bakis acimizla.
hz. ayse'nin cok zeki, akilli, feraset sahibi ve genis bir algiya sahip bir birey olarak adeta bir naib gibi hz. muhammed'in yaninda yetismesi, ancak kadin gibi incelik sahibi bir varligin yasamasinin mumkun oldugu olaylar uzerinden islam'in kadinlara yonelik yaklasiminin onemli bir cercevesinin onun hayati uzerinden cizilmesi ve tum bunlara bagli olarak hz. muhammed'den sonra kendisinin pek cok konuda danisilan, fikri alinan ve vardigi yargilarla amel olunan birisi olmasi aslinda onun hz. muhammed ile iliskisini, evlenme yasini ve evlilik surecini onemli, essiz ve muslumanlar icin cok kiymetli kilan. islami kadinlari ikici sinif varliklar olarak gordugu noktasinda duranlar, kendisinin peygamber menisini tırnakla kazıyarak çıkarmaktan bahsettigini duyduklarinda afallamakta haklilar." *
son olarak, hz. muhammed hz. ayse evliligi hakkinda bilgi edinme, dusunme ve anliz uretme sureclerini makul, insafli ve akilli bir insanin yapmasi gerektigi gibi calistiran gari'nin yazdiklarina tekrar bir goz atalim:
"bir ateist olarak andaman yerlisini bu kıstaslarla değerlendirmezken, kureyş'i de değerlendirmem.
henüz yüz elli yıl önce manchester'da dokuma tezgahında çalışan 7 yaşındaki çocuğa "genç" diyordu patronlar ve ustabaşılar. ne diyordu "twist"te; "para sayabilen kimse çocuk değildir". bugün aynı manchester şehrinde 18 yaşındaki insana "çocuk" deniyor: al sana "rooney".
islâmla bir derdimiz varsa, bir ateist olarak, bunun hz. ayşe - hz. muhammed evliliği üzerinden bir rövanşizmi "sapıklık" sıfatıyla almaya yeltenmek benim mânasız bulduğum bir tutum.
kanada atriklerindeki inuit kabilesini kavrarken "sapık" demeyeceksiniz, ama kureyş'e gelince "sapıklık" imâsında bulunacaksınız.
şöyle söyleyeyim, dünyanın herhangi bir prestijli antropoloji bölümünde sınav kağıdına bunu yazsanız, ateist hocadan "ff" alırsınız.
altı yaşında onu "çocuk" olarak mı görüyordu kureyşliler o önemli.
dediğim gibi, çok geç bir tarih olan 1959'da manchester'da ya da glaskow'da bile "çocuk" denildiğinde anlaşılan ile bugünkü farklı."
(bkz: #8431606)
--- spoiler ---
(bkz: hz. ayşe'nin 9 yaşında peygamberle gerdeğe girmesi/#21829718)
görünüşün yanıltıcı olabileceğinin canlı örneği olduğunu düşündüğüm özünde harbi delikanlı kız.
kişilik olarak kendi kendine yetemediğinden sürekli birine yamanma , birinden medet umma,birini örnek gösterme vasıtası ile sozluklerde tutunmaya çalışan .mını açıp caps vermiş - reel olarak - biri...
bu ve benzeri surungenlerin kafasini ezmek insanliga hizmettir, elinize boyle bir firsat gecerse sakin kacirmayin daha yasanilabilr bir dunya icin