Eğitim kelimesi bana hep itici gelmiştir. Eğitilmek, eğitim. Buna hiç ihtiyacım yoktu. Ben sirkteki bir aslan veya aferin oğlum denilen bir köpek değildim. Hatta ikisininde varligina karşıydım. Hiçbir hayvan benim sözümü dinlemek zorunda değil. Ben kimsenin sahibi veya patronu değilim. Eğitime değil öğrenmeye ihtiyacımız vardı. Bizi hep eğitmeye çalıştılar. Eğittiler. Sonra eğittikleri şekilden farklı bişey yapmamızı beklediler. Yani farklı biri olmamızı, özel olmamızı. Hiç özel olamamıştık. Aynı boklari tekrarlıyorduk. Ezberledigimiz soruları çözüp zeki olduğumuzu sanıyorduk. Aslında bir avuç gerizekalidan başka bişey değildik. En güzel yillarimiz boktan şeyleri ezberleyip hocanın saçma tavırlarına ses çıkartmamak ile geçti. Bize bişey öğrettikleri yoktu. Devletin otoritesini koşulsuz kabul edecek köleler yetiştiriyorlardi. Sınavda cevabın a olduğunu söylediler, sana göre cevap b ise bu yanlıştı. A'yı kabul etmek zorundaydık. Ne kadar saçma gelsede. Hocanın dediğini yapmamak disiplin suçuydu. Hoca devlet rolünü oynuyordu. 6 yaşından başlayıp bizi köleliğe alıştırdılar. Okul bitince elimizde bir bok yoktu. Beyinsiz virüs gibi salindik dünyaya.
İnsanlardan nefret etmeye başlamıştım. Binlerce yıllık insanlık tarihinin son insanlarından olmak istiyordum. Savaşlar, kültürler, diller, teknoloji, ülkeler, ırklar ve dolu dolu tarih. Bunların hepsinin son bulmasını istiyorum. Öyle bir hale gelmiştim ki. Artık hiçbir devrim beni mutlu etmezdi. Yerde yatan kediye baktım. Nefretle bağıran adama baktım. Başım ağrıyordu. Kusmak ve ağlamak istiyordum. Kendimi insanların daha mutlu olması için değil yok olması için feda edebilirdim. Tüm insanlarla birlikte yok olmaya gönüllüydüm. Bu hastalık artık son bulmaliydi. Binlerce yıldır dünya üstünde yayılan virüs artık yok olmalıydı. Hepinizden nefret ediyorum.
tedavin bende gel götüne pekmez sürüp bi saat 3 kat yorgan altında siktim mi pamuk gibi olursun
It shrinks my liver, doesn't it, Nat? It pickles my kidneys, yeah. But what it does to the mind? It tosses the sandbags overboard so the balloon can soar. Suddenly I'm above the ordinary. I'm competent. I'm walking a tightrope over Niagara Falls. I'm one of the great ones. I'm Michaelangelo, molding the beard of Moses. I'm Van Gogh painting pure sunlight. I'm Horowitz, playing the Emperor Concerto. I'm John Barrymore before movies got him by the throat. I'm Jesse James and his two brothers, all three of them. I'm W. Shakespeare. And out there it's not Third Avenue any longer, it's the Nile. Nat, it's the Nile and down it moves the barge of Cleopatra.